19 Ocak 2013 Cumartesi

Hakkımda V2

Çok eğlenceli aile fertlerine ve dostlara sahip olduğum için şanslı bir yavruyum! <3

Şunu yapamazsın dediğin her şeyi yapan bir ağabeye sahibim mesela.. Sırf çenemi tutamadığım için bu sebeple, bileğimi maket bıçağı ile kesmişliği vardır. ( Şimdi ki aklım olsaydı, şiddete maruz kaldığımın için devletten ağabeyimden beni koruması için talepte bulunabilirdim.)

Hayatımda annemden, babamdan tek fiske yemişliğim yoktur. ( Diyenler var biliyorum, " Peki ya tava ?! " )
Ama, ağabeylerimden.. ?!

En küçük olan kardeşler, daha yazının başında çocukluğuna inip, Çin işkencesinden bile kat kat üstün maruz kaldıkları ağabey işkencelerini düşünüyor olabilir.

Siz hiç dakikalarca bir tükürüğün yüzünüze gelip, gelmeyeceği tedirginliğini yaşadınız mı ? Bir uzayıp, bir küçülen.. O nasıl bir tükürüktür? Bilemiyorum halen. ( Şu anda bile blog yazımı yazarken deniyorum ama, benimki uzamıyor arkadaş! )

Bakkala gitmek zorunda olmak en boktan olan tarafıdır. Fakat, para üstlerini cebinize atarak bu durumu daha yaşanılır hale getirebilirsiniz.

Eğer çocukluğunuzda birlikte büyüdüğünüz insanlar sizin gibi ruh hastasıysa, çocukluğuna geri dönmek isteyen insanlar listesinin başında kesin isminiz olur. Öyle saf, temiz zamanlardı gibi cümleler duyamazsınız böyle insanlardan.

Benim mesela hiç düzgün olarak adlandırılan bir arkadaşım olmadı. Hiç şikayetçi değilim.

En sevdiğim ve güldüğüm iki anı var bu zamanlara ait! Anlattığımız insanların zekamızdan şüphe ettiğini düşünmelerini sağlıyor olsa da ben gene olsa, gene yaparım valla.

Hikaye deli gibi yağmurdan sonra çıkan gök kuşağını gören annemin, " aaa gök kuşağının altından geçerseniz bütün dilekleriniz kabul olur " demesiyle başlamakta.. Biz iki kafadar ( Gözdem.. İlerleyen zamanlarda kendisinden sıkça bahsedeceğim) Haydiii o halde diyerek düştük yollara.. Sahil kenarında yürü yürü bitmeyen  bir yol. Ama inançlıyız. Geçeceğiz! Öyle kelimelerle anlatılacak bir şey değil, bir gök gürlemesi.. İşaret bu diyerek, aynı yolu tekrar geri döndük.. 15 dakika sonra ikinci bir gök kuşağı çıktı.. Bu bir işaret diyerekten, tek tek basarak ve bade süzerek aynı yolu tekrar yürümeye devam..  Annem bize çok gülmesine rağmen, hasta yattığımız 15 gün için sanırız pişman.

Bu arada benim sevgili dostum içmeyi bilmez. Bir gece içtikten sonra kayboldu ortalıktan. Bulamadım, eve gittim uyudum. Sabah hemen koşarak gelmiş tabii beni uyandırmaya.. Gece kendini çok kötü hissetmiş eve gitmiş haber vermeden bir de üzerine bahçelerindeki domateslerin üzerine deli gibi kusmuş.

Akşam yemek vakti olduğunda, Gözdem'in anneannesi bu gece de biz de yiyelim dedi. Boynumuz kıldan ince, gittik tabii. Yemekte ne olsa beğenirsiniz?   Domates dolması !!!!?

Afiyetle yedik...

^-^


Lise yıllarımı sırf bu yüzden çok özlerim. 3 ay yaz tatiline, iğrenç bir o kadar eğlenceli zamanlar sığdırdık.

Ve Saros Körfezi selam olsun sana..




7 Ocak 2013 Pazartesi

Bul Karayı Al Parayı...

Her zaman üstün güçleri olan bir insan olmak istemişimdir.

Blog adımdaki uçan havucun da bir hikayesi var tabii..

Size havuçları uçura bildiğimi söylesem ?!

Sevgilim de, başına gelen bazı olaylar sebebiyle benim üstün güçlerim olduğunu savunur genelde.

Sizinle bu konu hakkında ufak tefek anılarımı paylaşabilirim.

Havuç olayı en basit kısım, Votkaya havucu aç karnına meze ederseniz, 4 saat sonra  taksinin camından kafanızı sarkıtarak, havuçların uçtuğunun görülmesi çok basittir.

Sevgilinin başına gelen olay ise, çözemediğim cinsten.

Galatasaray- Beşiktaş maçını fanatik bir Beşiktaşlı olarak benimle izlemeyecek olmasına çok sinirlendim ve Allah'ın kadınlara verdiği en büyük lütuf olan vıdı vıdıyı kullanarak başladım söylenmeye.. Akabinde deli gibi bir yağmur ve maç iptal! Sevgilim yatak döşek hasta.. :)

Bu olaylardan yola çıkarak bilmediğimiz, görünürde olmayan ve keşfedilmeyi bekleyen güçlerimiz olabileceğine ben de inanmıyor değilim.

Sevgilimin beni sinirlendirmesini bekliyorum artık..

* Bu arada " anne bak aldığın halı uçan halı çıktı " diyerekten halıyı camdan atan reklamcı ağabey/ abla.. Favorimsin!

29 Aralık 2012 Cumartesi

Hakkımda V1..!

İlk yazı deneyimim babama yağlı kağıt üzerine doğum gününde yazdığım şiirle başladı. Yıllarca çantasında sakladı o şiiri, mutluluktan olsa gerek bir kaç damla da gözyaşı dökmüşlüğü vardır o  şiirle. Yazı yazmanın güzel bir şey olduğunu bir insan, bir insana böyle güzel  anlatabilirdi. Aslında kağıdı ve kalemi severim ben, nostaljik bir yapıp olduğundan sanırım.. Yanlış yazıp üzerini karalamak, beğenmemek ve kağıdı buruşturup atmak falan..  Gerçi teknoloji her derdimize deva! Karalama yapamasam da üzerini çizebiliyorum.   Gene de aynı tadı vermiyor ama çıktık bir alamete, hayırlısı..

Mor leylak kokulu bir apartmanın, tek kızı olma avantajıyla büyüyerek fazlasıyla şımartılmışlığım vardır. Küçük bir hanımefendi olmamı isteyen insan sayısı eminim çoktur fakat, iki  ağabey ve komşularımızın hepsinin çocuklarının erkek olması bu durumu biraz engelledi. Bebeklerle oynamak yerine mandalla kendime silah yaparak " dıkşın dıkşın " diyerek ortalarda gezdiğimi anlatır annem.

Şu klasik münazara konularından " çocuk gelişiminde çevre mi daha etkilidir, aile mi ? " sorunsalına çevrenin ve çocukluk yıllarının ne kadar etkili olduğunun savunucularından olurum. 

O günlere ait küçük bir hatıra.. Nasıl bir deli cesaretine sahipsem?! Hem Adanalı, hem de iki öz, sayısını unutacak kadar çok ağabeyin arkamda olması edasından kaynaklı fotoğraftaki  "yakarım lan bu gezegeni " havasından 29 yaşına gün gün yaklaşırken vazgeçemedim henüz. 




Yoklama...

Ben de buradayım demek lazım gelirmiş, Uçan Havuç burada!